Göç Silahı

Dünya tarihinde sürekli insan hareketi olmuştur. İlk medeniyetlerden günümüze kadar çeşitli nedenler insanların hareketlenmesine neden olmuştur : Ekonomik , siyasi ve politik , savaş , iklim vb. konular bunu hareketin temel sebeplerindendir.

 Örnek olarak Babillerin , Yahudilere saldırıp savaştan dolayı dünyanın çeşitli yerlerine göç etmesine neden olmuştur. Türklerin hem iklim hem politik sebepli Asya'dan Batı'ya göç etmeleri örnek verilebilir. Günümüzde ve geçmişte  kendi özlerini koruyan milletler hiçbir zaman göçmenleri kabullenmemiştir. Kabullense bile dönemin siyasi kanadı tarafından benimsetilmeye ve alıştırılmaya çalışılmıştır. Çünkü Lidyalılardan, Mısırlılardan günümüze kadar her ülke veya devlet göç eden insanları amaçları için yeri geldiğinde silah yeri geldiğinde yük olarak görmüşlerdir. Göçlerin silah olarak kullanılmasının amaçlarından bazıları :

Ülkelerde iç karışıklık çıkarmak , 

İnsanları kutuplaştırmak,

Göçmenler arasına düşman devletlerin ajan sokarak istihbarat sağlanması,

Sınırı bulunan komşu ülkelerin bilerek göç dalgalarını düşman ülkeye yönlendirerek zarar vermesidir.

Bu maddeler görünen nedenler içerisinde yer almaktadır. İktidarların ve muhalif kesimlerin odak noktalarının dışında her ülkede bulunan gizli anlaşmalarda bulunmaktadır. Bu anlaşmalardaki maddeleri ise hiçbir zaman bilemeyeceğiz.

Dünyada her millet belli özelliği ile öne çıkmış tanınmışlardır. Türkler asker-millet özelliği ile, İranlılar şiir sanat özelliği ile , Almanlar disiplinli olmaları ile , Çinliler yenilikleriyle gibi örnekler verebiliriz. Bu özellikleri yazmamın nedeni milletlerin asimile olması veya yeni kültürlere karışma , karşı gelme toleransının en temel belirleyicisidir. Günümüzde küreselleşme için silah olarak kullanılan en büyük etkenlerden biri insan hareketidir. Çünkü belirlenmiş kuralları gelenekleri başka bir kültür ile harmanlama ya da yıkarak o ülkeyi ele geçirme olayı olmuştur.

Sonuç olarak insan popülasyonun artması ile azalan doğal kaynaklar , iklim değişikliği, savaşlar ve siyasi çekişmeler memnuniyetsiz kitleler üretip daha gelişmiş bölgelere doğru bir göç akımı oluşturuyor ve ileride de oluşturacaktır. Bu olaylardan en az zararı görmek için sıkı kontrol ve stratejik planlama yapılmalıdır. En önemlisi ulus devletlerin kendi içlerinde bir bütün olarak kutuplaşmadan politika üretmeleri gerekmektedir. Yoksa dünyada ileriki 10-15 sene içerisinde çok fazla ülke sıkıntıya düşecektir.

Su Yolunu Bulabilir Mi ?

 

 Su, canlı varlığının en temel maddesidir. Hayatın kendisidir. Dünyanın çeşitli bölgelerinde içme suyuna ulaşma sorunu yaşanmaktadır. Uluslararası kuruluşlar veya ülkeler kendi çapında yardımlar yapmaktadırlar. Günümüzde  temiz suya  erişimin önemi  artmıştır. En çok etkileyen unsurlar ülkelerin jeopolitik ve coğrafi  konumudur. Doğal oluşum olan coğrafi konum ülkeleri etkilemektedir. Fakat jeopolitik konumlarda ülkeler arasındaki her türlü unsurda pazarlık faktörü olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzde ve gelecekte hayati mesele olacak su bu iki unsurla ön plana çıkacaktır.

Gelecekte su savaşlarının başlaması hiç şaşırtıcı olmaz. Çünkü insan ,  siyasi sınırlarla kendi alanlarını daraltarak coğrafi şans unsuruyla suya erişim sağlamaktadır. Şanssız olan bölgeler ise susuzluk ve buna bağlı kıtlık , salgın hastalık vb. felaketler zinciri ile boğuşmaktadır. İnsanların açgözlülük faktörünü hesaba katarsam paylaşma veya kalıcı çözüm yolu bilerek seçilmemektedir. Geçmişte yaşanmış krizlere ve çatışmalara birkaç örnek :

1-)Fırat ve Dicle nehirleri üzerinden Türkiye , Suriye ve Irak arasında siyasi diplomatik kriz yaşanmıştır.    

2-)Etiyopya'nın Nil nehri üzerine yaptığı barajdan dolayı Sudan'la hem siyasi kriz hem de küçük çaplı askeri çatışma yaşanmıştır.

3-)Pakistan ve Hindistan arasında kalan senelerdir aidiyet sorunu yaşayan Keşmir'de su ve diğer doğal kaynaklar için  neredeyse her sene askeri çatışmalar yaşanmıştır.

4-)Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden Özbekistan ve Kırgızistan arasında su için anlaşmazlıklar ve krizler yaşanmıştır. Sovyetler Birliği zamanında ortak kullanıldığı için sıkıntı oluşturmuyordu. Fakat bağımsız devletler haline gelince içinden çıkılmaz ve her sene anlaşmazlık yaşanır hale geldi. 

5-)İsrail,  Ürdün'le su kaynakları için siyasi kriz yaşamıştır ve askeri çatışma safhasına gelmiştir.

Yukarıda verdiğim örneklerden sonra suyun öneminin bölgesel değil ; küresel olduğunu gözler önüne sermektedir. Küresel olarak  adaletli bir çözüm bulunmazsa büyük savaşların olacağı görülmektedir. Roma'da ,Selçuklu 'da ,Osmanlı'da ve diğer tüm geçmiş medeniyetlerde yapılan su sarnıçlarının  günümüzde su depolamak için ve gelecekteki su kıtlığına karşı kullanılabileceği kanısındayım. Gelecek için tüm ülkeler bu tür su depolarıyla herhangi anormal durumda bu depolardan su ihtiyaçlarını karşılayabilirler. 

Mantar gibi çoğalan olumsuz düşünceler yerine kalıcı çözümler bulanabilir. Uluslararası kuruluşlar olumsuz raporlara milyonlarca dolar harcamak yerine bu mali kaynakları durumu kötü veya kötüleşecek ülkeler için faydalı bir şekilde kullanabilirler. Böylece insandan gelen engeller olmadan su yolunu bulabilir.

Çin'deki Karantinada Son Durum

Çin'in ekonomi damarlarından olan 27 milyona yaklaşan insan sayısıyla Şanghay şehri karantina altına alındı. Tüm dünyada normalleşme hızla devam edip , tedbirler kaldırılırken  Çin'den son durumlar hiç iç açıcı değil. Korona vakası çıktığını için karantina kararını aldık açıklaması yapılsa da  başka iddialar  mevcut.

  Özellikle yeni tür virüs kaynaklı salgın hastalığın çıktığını ve acil karantinaya aldıklarını iddia eden teoriler bulunmaktadır. Başka bir iddia ise Şanghay halkının özellikle geceleri uğultu şeklinde seslerin etkisi altında kaldıkları iddiası var. Bununda Çin'in kendi insanları üzerinde yaptığı  frekans deneylerine  yoran teorisyenler var ve bunun sonucunda insanların  hastalık belirtileri gösterdiği iddia edilmektedir. Çin o kadar sert önlem alıyor ki pencereleri açıp birlikte özgürlük şarkıları söylemeyi bile yasaklamıştır. İnsanlara hayatta kalacak kadar yiyecek ve içecek tedarikini bizzat hükümet yetkilileri yapıyor bulundukları bina alanlarından , ortak bahçelere çıkmaları bile yasaklandı. İnanılması güç ama  kapanmayı süresiz  olarak açıkladılar.

Çin'in korona döneminin başından beri uyguladığı sert 'sıfır vaka' politikası pek işe yaramıyor gibi. Küresel ve  ülkesi açısından yapılanlar ekonomi piyasalarına daha çok zarar vermektedir. Örnek olarak İsrail devletinin aceleci tavrını gösterebilirim. İsrail 3 doz olarak hızlı şekilde halkını aşılayıp normale çok hızlı dönüş yaptı fakat yine de  vakalar çıkmaya devam etti. Kısacası ne Çin gibi kapanmak ,  ne de İsrail gibi tam aşı yapılması çaredir. Toplumsal bağışıklığın normal insan yaşantısı sürecinde olacağını düşünenlerdenim. Küresel olarak kapanmanın bağımsız bilim insanlarının araştırmaları sonucunda vakalar üzerinde %1 etki bile yapmamıştır. Kapanmanın  işe yaradığı konular insanların parasızlık , işsizlik ve psikolojik sorunlarını daha çok arttırmak olmuştur.

Dünyada savaşlar devam etmesine rağmen Çin den gelen bu haberle  gözler Çin'e çevrilmiştir. Çünkü dünyanın  başka bir hastalığı kaldıracak ekonomik siyasi veya psikolojik hiçbir gücü kalmamıştır. Ama Bill Gates ' in açıklanmalarından başka bir hastalığın yakın zamanda tekrar çıkacağına işaret etmektedir. Hem siber hem biyolojik savaşlar dönemindeyiz ve bunun tehlike derecesi gün gittikçe artacaktır. Çin , dünyadan çok şey saklıyor en azından ben öyle düşünüyorum. İleri de gün gün bunlara beraber şahitlik edeceğiz. Çünkü Yeni Dünyanın kalbi Çin'de.

Öncelik Gıda Güvenliği

   Eski ABD bakanlarından ve Yeni Dünya düzeninin fikir babalarından olan Henry Kissinger :"Gıdayı kontrol ederseniz insanı kontrol ederseniz." cümlesini kurarak gıda konusunun önemini bize göstermiştir. İnsanların gıdaya ulaşım problemi salgın döneminde tedarik zincirinin  bilerek kırılmasıyla başlamıştır. Şu anda oluşturulmaya çalışılan yapay kıtlık oyunu etkisini göstermeye başlamıştır. 

Hem ülkemizde hem de dünyada artan gıda fiyatları ülkelerin alarm duruma geçmesine, marketlerde  adet sınırlaması getirmesine ve alım gücü azalmış halkına  maddi yardım yapılması durumuna geçmiştir. Gıda Güvenliği  ayrıca yediğimiz yiyeceklerin içeriğinin biyolojik yapısını korumak , genetiğinin değişimine engel olmak kısaca yapaylığı önlemek zorundayız. Bunun çözümü ulusal devletlerin güçlü kalmasıdır. Devletler üretime ağırlık vererek topraklarının her karışını kullanmalıdır. Ayrıca su ve gıda üzerinden küresel para baronlarının ulus devletleri zor duruma düşürerek  halkıyla yönetimini karşı karşıya getirmek amacındadır. Hatırlarsanız geçtiğimiz salgın döneminde Avrupa'daki çoğu ülke tedarik edemediği temizlik ve sağlık ürünlerini , tedarik eden ülkelerin mallarını gasp ederek almıştır. Bu seferde gıda alanında bu gasp etmeler ve çalmalar başlayabilir.

AB içerisinde Yunanistan , İspanya ve Fransa gibi ülkeler bazı temel gıda ürünlerinde karne ile sınırlı sayıda alım için tartışmalar başlamış durumdadır. Örnek olarak dünya çay sektörü en  baştaki 2 küresel şirket elindedir. Tahıl sektörü 4 küresel şirketin elindedir. Şeker sektörü de 4 küresel şirketin elindedir. Dünya tarımı neredeyse tamamı tekelleşmiş durumdadır. Yavaş yavaş ülkelerde isyanlar başlayacak. Açlık insanlar can alıcı noktasıdır. Gıda Krizinin doğacağını ve Gıda güvenliğinin öneminin artacağını geçtiğimiz sene halkına gıda depolaması için duyuru yapan ve önem veren ülke Çin'dir. Çin, geçtiğimiz seneden itibaren gıda ihracatında bazı ürünlere kota koydu, bazı ürünlerde de ihracat yasağı getirdi. Çin'in bu stratejisinin nedenini şu an çok iyi anlıyoruz.

Dünya çok hızlı değişmektedir. Güçlülerin sadece askeri alanda değil, büyük oranda teknoloji alanına kaydığını günümüzde görmekteyiz. Gıda Güvenliği  gıdanın bize ulaşımını , içeriğini , yeme tarzımızı vb. her yönden etkileyecektir. Pahalanan doğal et yerini , kök hücreden kanserin çoğalma tekniğiyle üretilen yapay etlere  bırakacaktır. Yakında raflarda et haricinde, başka gıdaların yapay olarak versiyonlarını da ucuz bir şekilde göreceğiz.

Sonuç olarak küresel oyunun içerisinde insanların hayatlarıyla oynanmaktadır. Getirilecek Yeni Düzende Gıda Güvenliği en baş sırada yer almaktadır. Ulus devletlerin bu düzeni kurmaya  çalışan çeteye karşı kafa tutarak bunun üstesinden geleceklerini düşünüyorum. 2030 ve 2045 küresel vizyonlarında gıda , değişimin en büyük basamaklarındandır. 

Bunun için Gıda Güvenliği konusuna ülkelerin beka meselesi olarak bakması planları değiştirecektir.